KARAYAKUP KASABASI
  DÜĞÜN ADETLERİMİZ
 

 

 

DÜĞÜNLERİMİZ

Hızlı değişim ve gelişim, kendisini gelenek ve                göreneklerde de hissettirmektedir. Düğün adetlerine de yansıyan bu hızlı değişim, son 10-15 yılda önemli bir grafik çizmiştir. Düğün adetleri, temelde benzerlikler olmakla beraber, köyden köye çeşitli değişiklikler arzetmektedir.

Görücü usulüyle evlenilirken, zamanla sosyal şartların ve toplumun değer yargılarının değişmesi, gençlerin birbirlerini tanımalarına, dolayısıyla da tanışarak evlenmeleri sonucunu doğurmuştur.

Ailelerin rıza göstermemesi ve çeşitli ekonomik sebeplere bağlı olarak yaşanan "Kız Kaçırma" olayları fazla yaşanmamaktadır. Boşanma olaylarına da nadiren rastlanılır. Düğünlerdeki; çalgı, oyun, düğün süresi...gibi örf ve adetler kısmen de olsa unutulur hale gelmiştir. Davullu-zurnalı geçen düğün törenleri bazen üç bazen de dört gün sürer. Tam anlamıyla, her yaş grubundan insanın mutlu olduğu, düğün merasimlerini genişçe ele almak şüphesiz ki, daha faydalı olacaktır. Alt başlıklar halinde sunacağımız, düğün adetlerini, "Dünü ve bugünü" ile mukayeseli olarak aktarmaya çalışalım:

DAMAT KINASI YAKMA

Düğün merasiminin sona ermesiyle birlikte ortalıklarda gözükmeyen damat adayı, kendisine tahsis edilen evde yatsı vaktine kadar bekler. Tabii ki, gençler yalnız bırakmazlar ve çeşitli oyunlar da oynanır. Yatsı namazının ardından köy imamı veya bir başka bilirkişi tarafından "Damat Kınası Yakmak" üzere toplanılır. Kına ile birlikte gençlere dağıtılacak olan hediyeler hazırlanır "Buyurun gençler. arkadaşlar damat kınası yakalım" diye üç defa anons edilir. Hep birden "Allah hayırlı uğurlu eylesin" diye karşılık verilir ve kına yakılır. Bu adetin de tamamlanmasıyla çerezler yenilir ve artık, damat adayı zifafa girmek üzere buradan ayrılır. Fakat, gençler damadı yalnız salıvermezler, salavat ve dua eşliğinde köy içerisinde gezdirirler. Asıl, amaç, damat adayına unutulmaz bir dayak atmaktır. Çabuk ve dikkatli davranan damat adayı, yumruklarla tanışmadan gerdeğe girer. Aksi halde ise, arkadaşlarının yumruklarıyla tanışmaktan başka çaresi yoktur.

Zifafa (gerdeğe) giren damat, hayat arkadaşına hoş geldin eder. Ancak, gelin hanım da "Yüz Görümlüğü" adıyla bahşiş almayı da unutmaz. Daha sonra, gelin hanımın Baba Evi'nden getirdiği yiyecekler yenilir. Müteakiben, ikişer rekat nafile namaz kılarlar. Bu, bir nevi, şükür namazıdır. ilk günde kılıbık olmayıp, Kazak erkek olduğunu ifade etmek isteyen damat, pijamasına dikili olan çorabını çıkarmasını gelinden ister. Çorabı ilk hamlede çıkartamayan geline karşı sert bakışlarda güya, azar vurur ve böylece sert bir erkek olduğu imajını verirdi. Ancak, bu adet de, zamanla unutulur olmuştur. Sabah erkenden kalkan, yeni eşler, birlikte, aile büyüklerinin ellerini öperler. Bu, bir nevi teşekkür mahiyetindedir. Bu adet de tarihe karışmıştır. Birkaç gün sonra ise, komşu kadınlar davet edilerek, "Kakül Kesme" adeti yapılır. Yine burada, gelinin kaküllerini kesen kadın, "Makas Kesmiyor" adıyla bahşiş alır. Kakülleri kesilen gelin, evin içerisine buğday serpeledikten sonra, mevcut topluluğun elini öper, çerezler yenilir ve ardından çerezi dağıtan kadın tarafından tepsi marifetiyle harçlık ve hediye toplanılır. Gelin odasının gezilmesiyle kadınlar topluluğu evlerine dağılır.

Takip eden bir hafta veya daha uzun bir süre sonra, gelin ile damat, birlikte kız tarafına giderek, "El Öpme" adetini gerçekleştirirler. Bu esnada da, kayınbaba tarafından, yeni damada canlı hayvan veya ev eşyası gibi bahşişlerde bulunulur

 
  Bugün 3 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol